Balkonda sandalyemin tam karşısından çatıların arasından göründü.
Bir kova olarak jest yaptı bana diyebiliriz.
Bir sürü şey yazılıyor önüme çıkanları okumaya çalışıyorum ama hala bana neler vaad ettiğini anlamadım.
12. Evimdeki kova iç dünyam, gizler, sırlar, sezgiler
Ne olacaksa hayırla gelsin, bugünüme şükürler olsun
Pilatese giderken hızlı hızlı yürüyorum, yürürken düşünüyorum.
Bugün de beynime düşen…
Randevularıma yetişmek, kimseye sorun çıkarmamak hep iyi olmaya çalışmak neyin dürtüsü. Ya bu geç kalanlar verdiği sözü önemsemeyenler.
Sevgi ihtiyacıyla hep dakik hep mükemmel olmak mı?
Öyle olursam severler mi beni?
En basiti manikürcüme, pilates dersime koşturmanın aman bekletmiyim o insanı kaygısı nedir?
Beni sevmesi bir anlam ifade etmiyor ki.
İşte burda fark ettim ki, benim kendimi beğemdirmeye sevdirmeye çalıştığım benim kendim.
Beni eleştiren de, yetersiz, değersizsin diyen de o.
Yoksa kim dedi bana sen değersizsin?
İçimdeki ben bu sözlerim sana.
Sen hiç sıkma canını, seni seven ve değerli buluyor herkes. Kaldı ki bulmasalar da bi anlamı yok herkes kendi içine baksın. Sen seni sev, kabul et. kendinle çekişme.
Yıllar önce sevdiğim bi yazışmamızda içini rahat bırakamayacağını incitileceğini yazmıştı, ben de ona bırak bana benim içimle takılsın korur kollar onu demiştim.
İçimiz o kadar hesapçı ki, içi dışı bir değil kapalı kutuyuz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Özgür bırak ruhunu