18 Şubat 2018 Pazar

Depresyon

12 Kasım'dan beri en kötü psikolojim bugündü. Güneşli güzel hava en çok onu aklıma getirdi. Dışarı çıkmak yerine evdekileri gönderip ortalığı silip süpürmeyi tercih ettim ki, sanırım iyi de geldi. 

Doğum günümde aranmamak çok koydu. 

Ruhum çekildi, içim sustu, hafızam silindi...

Şok da diyebiliriz...

17 yılın üstüne onsuz geçen üstelik böyle bir dönemde. Beni özlese sesimi duymak istese iletişime geçmek için mükemmel bahane.

Ama kullanmadı. Verdiğim kararımda yoluma devam etmem için, tekrar hayatına girmemem için.

Bugün öğleden sonra içimdeki kriz hafifledi. Geçmiş zamanlarda uzun süre arayıp sormadığında ama sonra ortaya çıktığında aslında benim her şeyi abarttığımı ve dramatize ettiğim ortaya çıkıyordu.

Telefonla aramak dışında hiç bir zaman doğum günümü gününde kutlamadık ki, haftalar aylar sonra...

Aslında ondan gelecek bir kutlamaya da bağlamak istemiyorum kendimi. Yani beklemiyorum -ne kadar dürüstüm bu konuda ben de emin değilim kendimden-

Ama onu kötü, hiç umrunda olmamışım, tuu kaka diye etiketlemek istemiyorum fakat ne yazık ki uzak olduğum her zaman yaptığım gibi hırçınlaşıyorum.

Yoksa bunları haketmediğini biliyorum. 

O konuşma ve sonrasında hayatımın hiç bir döneminde olmadığı kadar beni sevdiğinden eminken, aylarca bundan en ufak bir tereddüt duymazken artık o hissi de kaybetmeye başladım. Hatta kaybettim ki ondan bu kadar mutsuz ve hırçınım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Özgür bırak ruhunu