Dün geceki rüyamda bir yerin mahsenine bodrumuna iniyorum. Loş dağınık bir yer, daha da altı var dönerek inen merdivenlerle ama orada yığınla bir şeyler var ve kuyruksuz kedimizde oranın üstüne iniyor. Daha aşağı o da geçemiyor. Orası ürkütüyor beni. Ama loş olan yerde yeşil badanlı duvarlar, ters dönmüş tahta sandalyeler ve dağınıklık aklımda kalan. Orası korkutmuyor o kadar. Uyandığımda biraz korku hissediyordum. Kısa bir süre sonra kedimiz kapıdaki taşı atarak ben burdayım dedi.
Jung’a göre bodrum, alt kat bilinç altımız.
Ve benim bu rüyanın farkına varmam, duştan çıkarken havluyu yüzüme bastırdığım an.
Ağzım açık kaldı.
Duştan önce travma sağaltım terapisi ödevim vardı 15 dk. Onu da yapmıştım. Bu sefer titreşimler dikey atılımlı tamamen karın bölgemdeydi. Değişik bir deneyimdi gerçekten.
Psiko astro haritamın açılımı, tst (travma sağaltım terapisi) plüto kova bütün adımlar beni bir yere götürüyor. Hakkımda hayırlı olsun.
İçimde son zamanlarda büyük bir korku vardı. Ölüm gibi boyut değiştirmek gibi. Şu ana tutunamama, geleceği umut edememe hali.
Astroloji seansında 8. Ev akrep olmanın ölüm değil yeniden doğmak olarak yorumlanabileceğini konuşurken aydınlandım. Ben dönüşüyorum. Hem de büyüğünden.
Arada bir sıkışıyorum. Son bir kaç gündür de birilerini çarpıp bölüp toplayasım vardı. Cuma günü onunla planımız o işi kırmaya karar verdiği için doğal olarak hükümsüz kalınca katmerlendim. Değersiz modunu açmak isteyen tarafa paye vermemek için çabaladım. Değerli anları hatırlamaya çabaladım. Karanlık tarafa geçmedim ama aydınlığa da geçemedim.
Neyse ki bugün aydınlıktayım. Hele ki az önceki aydınlanma sonrası, o programın iptal olması bile iyice sıkışmam için ilahi düzenin bir parçası bence. Onun için olana da olmayana da şükürler olsun.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Özgür bırak ruhunu